4 Eylül 2011 Pazar

Travis - 12 Memories


İlk albüm yazısını ne üzerine yazsam diye epey bir düşündüm. Yazdım yazdım, sildim. En son yıllardır üzerimde çok emeği bulunan Travis'te karar kıldım.

Albümler vardır. Bazıları güzeldir, bazıları değil. Güzel albümler vardır, bazılarını birkaç hafta/ay dinlersiniz sonra unutur ya da sıkılırsınız. Bazı güzel albümler ise sanki siz büyüdükçe/yaşlandıkça sizinle beraber şekilden şekile girer, çağrışımdan çağrışıma koşarlar. 12 Memories benim için böyle bir albüm. 7 yıldır düzenli olarak dinliyorum. Hiç aksatmadan.

Bilinçli bir şekilde müzik dinlemeye orta okulda başladım sanırım, yani 11 yaşlarında falan. Öncekiler son derece bilinçsizdi bkz. Yonca Evcimik, Spice Girls, Backstreet Boys vb. Aldığım ilk kasetlerden biri de (yaşlanıyorum, gençlere ben sizin yaşınızdayken kaset dinlerdim diyebiliyorum) 12 Memories idi. Travis'i ise bu kasetten önce, ünlü “Sing” singleları ile tanımıştım. Kliplerini babamla izlemiş, çok sevmiştik.

Travis'e gelecek olursak, ilk kurulduklarından bu yana değiştiler, orası kesin. Ama ben yine de severek dinliyorum. 1990 yılında kurulan İskoç asıllı bu post-Britpop grubunun üyeleri şöyle: Andy Dunlop, Francis Healy, Dougie Payne, Neil Primrose. Grubun adı nereden geliyor diye soracak olursanız, Harry Dean Stanton'ın Paris, Texas adlı filmde canlandırdığı Travis Henderson karakterinden geliyor diyor Wiki. Travis'in bilenler, büyük olasılıkla onları ilk oalrak The Man Who albümleri ile tanımışlardır. Çünkü ilk olarak bu albümle varlıklarından haberdar oldukları söylenebilir. Ardından 2001'de The Invisible Band geldi. Ünlerine ün kattılar denebilir. 12 Memories albümünden sonra The Boy with No Name ve Ode to J. Smith çıktı. Hepsinin arasında benim favorim 12 Memories.

12 Memories Travis'in dördüncü albümü. 2003 yılında çıktı. Her ne kadar ikinci ve üçüncü albümleri kadar ses getirmemiş olsa da sevildi denebilir. Önceki albümler ile kıyaslandığında bu albümün genel olarak çok daha üzgün (kesinlikle bu albüme uyan kelime bu) olduğu söylenebilir. Biraz da politik (bkz. Peace the Fuck Out). Bana göre bir müziğe "iyi müzik" demeden önce sözler çok önemli. Ve Travis bu konuda bana kalırsa çok çok iyi!

Daha önce Travis dinlemediyseniz, kesinlikle dinlemenizi öneririm. Sizi yormaz fakat canınızı nereden yakacağını iyi bilir.

Grubun sitesine şuradan gidebilirsiniz.

Albümdeki şarkıların sözlerine buradan bakabilirsiniz.

Albümün adı 12 Memories fakat toplam şarkı sayısı 11. Neden acaba?

Ne zaman dinlenir: Canınıza tak ettiğinde, sistemden ve getirilerinden nefret ettiğinizde

Yanında ne içilir: Canınıza eden tak'ın ebatına bağlı olarak limon aromalı filtre kahveden başlayıp, alkol dozunu dilediğiniz gibi artırabilirsiniz.

Yanında ne yanir: Elmalı tarçınlı kurabiye (yağmurlu günlerde hep bunu yerim de ben)

Hangi şehrin albümü olurdu?: Yağmurlu bir Aberdeen

Hangi filme soundtrack olurdu?: À la folie... pas du tout

1 yorum:

  1. Öncelikle the Boy With No Name albümünü Travis'in en güzel albümü olarak gördüğümü söylemek isterim :)

    12 Memories albümüne gelince, Quicksand, Love Will Come Through ve Walking Down the Hill şarkıları haricinde pek fazla aklıma esince açıp da dinlediğim şarkıları barındırmıyor bu albüm. Sanırım tınısını biraz fazla gürültülü bulduğumdan olabilir. Tabi ki herkesin zevkleri farklı :)

    Favori şarkımınsa The Humpty Dumpty Love Song olduğunu söylemeden geçmeyeceğim :)

    YanıtlaSil